Birçok mahalle derneği ve barınma hakkı inisiyatifinin bir
araya gelmesiyle oluşan Kent Hareketleri, “Afet Yasası İptal Edilsin”
kampanyasını, barınma/konut ve kent hakkı ihlalleri ve taleplerinin dünya çapında
yaygın biçimde dile getirildiği Dünya Habitat Haftası’nda, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
önünde bugün (8 Ekim) düzenlediği bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.
Saat 11.00’da,
“Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun”, yaygın ismiyle Kentsel Dönüşüm Yasası” ile çok geniş
yetkilerle donatılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde
toplanan çeşitli mahallelerden temsilciler, “AKP elini mahallemden çek”, “Barınma
hakkımız, söke söke alırız”, “Mahalleme, evime, ormanıma dokunma” sloganları
eşliğinde yaptıkları basın açıklamasında, “16
Mayıs 2012 tarihinde yasalaşan 6306 sayılı Kanun, kentsel dönüşümün ‘afet ve
deprem riski’ adı altında meşrulaştırılmasının ve yaşam alanlarımızın talanının
aracı olmuştur. Bu nedenle Kent Hareketleri olarak 6306 sayılı Kanun’un
iptaline ilişkin imza kampanyamızı Habitat Haftası’nda açıyoruz” dedi.
Kent
Hareketleri adına basın açıklamasını okuyan Cihan Uzunçarşılı Baysal, Kentsel
Dönüşüm Yasası’nın Anayasa, uluslararası sözleşmeler, sosyal devlet ilkeleri ve
hakkaniyet ölçütleriyle çeliştiğini vurgulayarak, “İnsanca, güvenilir, sağlıklı, kimlikli
mekânlarda barınma hakkımızın ihlalinin önünü açan ve yaşam alanları yok
edilmek istenen mahalleler olarak bizlerin de ilk andan itibaren karşı
çıktığımız Afet Yasası ile
kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme uygulamalarında deneyimlenen hak ihlalleri
ve mağduriyetlerin katlanacağından endişeliyiz” dedi. Baysal, Anayasa
Mahkemesi’ni, geçtiğimiz Temmuz ayında yasa konusunda açılmış olan iptal
davasını acilen sonuçlandırarak, Yasa’yı iptal etmeye davet ederken; Türkiye’nin
her yerindeki kentsel dönüşüm ve barınma/kent hakkı mağdurlarını yasanın iptali
için açılan imza kampanyasını yaygın olarak örgütlemeye çağırdı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığını, Kentsel
Dönüşüm konusundaki tek yetkili kılan ve barınma/konut ve kent hakkı olmak
üzere birçok temel hakkı ağır biçimde ihlal eden 6306 Sayılı Yasa, 16 Mayıs
2012 tarihinde yasalaşmış; çok sayıda meslek, çevre ve mahalle örgütü, Yasa
karşısında imzaladıkları “Kentsel Dönüşüm Yasası, Yaşam Alanlarımızı Talana
Açan En Büyük Afettir” başlıklı ortak deklarasyonu, 18 Mayıs 2012 tarihinde
yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü önünde yaptıkları basın
açıklamasıyla kamuoyuna duyurmuşlardı. Yasa, 26 Temmuz 2012 tarihinde CHP
tarafından iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüş; mahkeme konuyu 20
Eylül ve 8 Kasım 2012 tarihli oturumlarında konuyu görüşmüş ancak sonuçlandırmamıştı.
Anayasa Mahkemesi’ni hukuksuzluğu bir an önce
gidermeye çağıran Kent Hareketleri, iptal talebini internet üzerinden ve
mahallelerde-meydanlarda kurulacak stantlarda imza toplayarak yaygınlaştıracak.
Basın açıklamasının tam metni:
Basına ve
Kamuoyuna,
Ekim ayının ilk
Pazartesi ile başlayan haftası, dünyanın her yerinde Dünya Habitat Haftası
olarak kutlanır. Bu hafta içinde konut hakkı ihlal ve mağduriyetleri teşhir
edilir, konut hakkı talepleri de seslendirilir. Konut Hakkı, mülkiyetten
bağımsız , eğitim, sağlık gibi temel bir sosyal haktır.
16
Mayıs 2012 tarihinde yasalaşan 6306 sayılı Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, kentsel dönüşümün
“afet ve deprem riski” adı altında meşrulaştırılmasının ve yaşam alanlarımızın
talanının aracı olmuştur.
Bu
nedenle Kent Hareketleri olarak 6306 sayılı Kanun’un iptaline ilişkin imza
kampanyamızı Habitat Haftası’nda açıyoruz.
Kent
Hareketlerinden tüm Türkiye’ye çağrımızdır:
16
Mayıs 2012 tarihinde yasalaşan 6306 sayılı Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, kentsel dönüşümün
“afet ve deprem riski” adı altında meşrulaştırılmasının ve yaşam alanlarımızın
talanının aracı olmuştur.
Kentsel sürgün
projelerinin yasal dayanağı olan ve Anayasamızın ilgili maddeleri ile bağlı
bulunduğumuz uluslararası insan hakları sözleşme ve antlaşmalarını ihlal eden 6306
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un Anayasa
Mahkemesi tarafından ivedilikle gündeme alınması ve iptali için açtığımız imza
kampanyasına tüm halkımızı davet ediyoruz.
Kent Hareketleri
TC Anayasa
Mahkemesi Sayın Başkanlığı
Toplumsal
mutabakat aranmadan yürürlüğe konulan yasalar eliyle gerçekleştirilen kentsel
dönüşüm/ yenileme projeleri, toplumsal ihtiyaç ve talepler gözetilmeden
dayatılan ve başta konut hakkı olmak üzere pek çok insan hakkı ihlâli ile
mağduriyetini barındıran, salt ekonomik getiriye odaklandıklarından da kamu
yararını yok sayan rant projeleridir.
Alt gelir
grupları ve emekçi mahallelerine ödenemeyecek koşullarda lüks projeler
dayatarak mülksüzleştirme, yoksunlaştırma, yoksullaştırma projelerine dönüşen
bu uygulamalar, zorla tahliyelere yol açmakta, mahalle ağlarını ve komşuluk
ilişkilerini darmadağın ederek sosyal mağduriyet ve psikolojik travmalara sebep
olmakta, mahalleyi ve kültürünü yok etmekte ve kentleri sosyo-mekânsal olarak
ayrıştırıp tehlikeli kentler inşa etmektedirler.
İnsanca,
güvenilir, sağlıklı, kimlikli mekanlarda barınma hakkımızın ihlalinin önünü
açan, dahası, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere de aykırı olan ve yaşam
alanları yok edilmek istenen mahalleler olarak bizlerin de ilk andan itibaren
karşı çıktığımız16 Mayıs 2012 tarihli 6306 sayılı Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile kentsel dönüşüm ve
kentsel yenileme uygulamalarında deneyimlenen bu hak ihlalleri ve
mağduriyetlerin katlanacağından endişeliyiz.
Sağlıklı bir
çevrede yaşama ve Konut Hakkı, Anayasamızın 56. ve 57. Maddeleri ve ayrıca 90.
Maddesi doğrultusunda bağlı bulunduğumuz uluslararası insan hakları
mekanizmalarının ilgili maddeleri tarafından güvence altına alınmış temel bir
haktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
2003 senesinde onayladığı BM-Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi (1966)
11. Maddesi Barınma Hakkını mülkiyetten bağımsız temel bir insan hakkı olarak
yorumlar. Bu Maddeye atfen ilgili Komite tarafından yazılan 4 Numaralı Genel
Yorum (1991) insan onuruna yaraşan Yaşamaya Elverişli Konut Hakkı’nı
detaylandırır. 7 Numaralı Genel Yorum (1997) ise Zorla Tahliyeler
üzerinedir ve kişi, aile ve/ya toplulukların rızaları dışında evlerinden ve
mahallelerinden zorla çıkartılmalarını ‘’ilk görüşte insan hakkı ihlali’’ kabul
eder.
BM İnsan Hakları
Yüksek Komiserliği Konut Hakkı Raportörlüğü’nün zorla tahliye ve yeniden
iskânla ilgili çeşitli raporlarında da vurgulandığı üzere, hükümetler, kentsel
proje ve uygulamalarını, Komite’nin 4 ve 7 No’lu Genel Yorumlarını gözeterek ve
yerleşik toplulukları zorla tahliye etmeden gerçekleştirmekle yükümlüdürler.
Nitekim BM İnsan
Hakları Komitesi’nin Bulgaristan hakkındaki 2073/2011 sayılı, 30 Ekim 2012
tarihli kararı önemli bir örnek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 24 Nisan
2012 tarihli Yordanova ve Diğerleri Bulgaristan’a Karşı kararı da tarihi
nitelikte bir emsal karardır.
Ayrıca, bağlı
bulunduğumuz tüm uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve antlaşmaları
çerçevesinde, yasalar insan haklarını geliştirici yönde olmalı, hakları geriye
götürmemelidirler; oysa ihlallerle malul 6306 sayılı Yasa, Barınma / Konut
Hakkı’ndan geriye gidiştir.
Mevcut
hukuksuzluğun giderilmesi amacıyla Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 27 Temmuz 2012 tarihinde ( Esas Sayısı:
2012/87) Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak, 6306 sayılı Yasa’nın iptali istemiyle
dava açmış; Mahkeme, 20 Eylül ve 8 Kasım
2012 tarihli oturumlarında konuyu görüşmüş ancak sonuçlandırmamıştır.
Sonuç Olarak:
Aşağıda imzaları
olan bizler:
Her bir maddesi,
Anayasamızın ilgili maddelerini, bağlı bulunduğumuz Uluslararası Barınma/ Konut
Hakkı mekanizmalarını ve ayrıca sosyal devlet ilkeleri ve hakkaniyet
ölçütlerini açıkça ihlal eden 6306 sayılı yasanın iptaline yönelik CHP başvurusunu bir an önce sonuçlandırmanızı ve
ihlaller yasasını iptal etmenizi
saygıyla talep ediyor,
Yasa’nın iptali
ile telafisi mümkün olmayacak hukuksuzluğu, en başta, konut ve mülkiyet hakkı
ihlal ve mağduriyetleri olmak üzere uluslararası insan hakları mekanizmalarının
ihlallerini ve ayrıca sebep olunacak toplumsal maliyetleri ve rahatsızlıkları önleyeceğinize inanıyoruz.
18 Mayıs 2012 tarihli Mahalleler Ortak Deklarasyonu:
"Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun"a
Yönelik
"ORTAK
DEKLARASYON" KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI, YAŞAM ALANLARIMIZI TALANA
AÇAN
EN BÜYÜK AFETTİR!
16 Mayıs
2012 tarihi itibariyle "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun", TBMM Genel Kurulu`nda kabul edilerek yasalaşmıştır. Yasa,
kamuoyuna yansıtıldığı gibi ülkemizin gerçek ihtiyacı olan kentlerin afetlere
karşı duyarlı sakınım içerikli planlanmasını, denetimsiz ve mühendislik hizmeti
almamış yapılaşmanın
engellenmesini sağlayacak bir düzenleme olmaktan uzaktır.
Yaklaşık 10
yıldır Türkiye`de, özellikle büyük kentlerin gündeminde olan "kentsel
dönüşüm"; "afet ve deprem riski" adı altında meşrulaştırılarak, son
derece anti-demokratik, merkeziyetçi, bilimsel temelden yoksun, Anayasa ve
uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bir yasa ile uygulamaya konulmuştur.
Nitekim bu kadar hayati bir konuda, toplumun ilgili kesimlerinin görüşü ve
onayı dahi alınmadan Meclis`ten geçirilen bu yasa ile ilgili toplumsal
meşruiyet, görsel medya ve radyolarda, "depreme karşı seferberlik"
şeklinde yayınlanan tanıtım ve reklam kampanyalarıyla sağlanmaya
çalışılmaktadır. Bu süreçte, toplumsal adalet ve kamu vicdanı göz ardı
edilirken, insanlar özellikle deprem gerçeği ile korkutulmaktadır.
Karşımızdaki
yasa artık bir yol ayrımıdır. Ülkemizde kentleşme konusunda izlenen
"ikiyüzlü" politikalar, bir yandan riskli yapı ilan edilen yapıların
yıkıldığı, diğer yandan yeni riskli yapıların üretiminin sürdüğü, afet riski
gerekçe gösterilerek tüm kentlerimizin bir getirim aktarım alanı haline
dönüştürüldüğü bir gerçekliğe doğru yol almaktadır. Biz aşağıda imzası bulunan
kurum, Kuruluş, Dernek ve Platformlar, birlikte oluşturduğumuz ve ortak
kullanıcısı olduğumuz şehirlerimizde bizlere "insanca yaşama hakkı"
tanımayacak boyutlarda, özellikle inşaat sektörünün
gelişmesini amaç edinerek hazırlanan bu yasa ve uygulamalarına karşı çıkıyor ve
meşruiyetini sorguluyoruz. Görünen odur ki, bugüne kadar afet ve kentsel
dönüşüm konusunda yapılmış olan bütün bilimsel çalışmalar, depremle ilgili
alınması gereken gerçek tedbirler ve ilgili alanlarda yaşayan nüfusların
talepleri rant hırsı ve açgözlülükle göz ardı edilmiştir. Yasa ile birlikte,
kamunun elinde kalan son araziler, orman, tarım, mera, kıyı ve koruma
alanlarının dahi elden çıkarılması söz konusudur. Çıkarılan yasada
şehirlerimizin son derece önemli bir
sorunu olan "afet"e yönelik neredeyse hiçbir şey yer almaz iken;
keyfi uygulamaların önünü açan, insanların hak arama yönündeki hukuki kanallarını
tamamen ortadan kaldıran birtakım hükümler de yer
almıştır.
Bugüne
kadar "kentsel dönüşüm" adı altında yapılan tüm uygulamalar; Dikmen`de,
Sulukule`de, Ayazma`da, Tarlabaşı`nda… ve daha birçok yerde, bölge halkının
yıllardır yaşadıkları yerlerden zorla tahliye edilmelerine, işlerini
kaybetmelerine, borçlandırılmalarına, sosyal, ekonomik ve kültürel hak
ihlallerine maruz kalmalarına ve insan hakları mağduriyetlerine yol açarak,
yıllarca kurdukları ilişkilerinin yok olmasına yol açmıştır. Boşaltılan tüm bu
yerlerin rantı, lüks konut ve alışveriş merkezleri yapılarak; inşaat
şirketleri, yerel ve merkezi idareler tarafından
paylaşılmıştır. Diğer taraftan, bugün afet riski adına seferberlik ilan edilen
yasayı çıkarmadan önce deprem adı altında yıllarca toplanan vergilerin duble
yollara harcandığı görülmüştür. İşin özüne gelinirse bugüne kadar görülen
"kentsel dönüşüm" projelerinin toplumun çok küçük bir kısmının aşırı
derecede zenginleşmesine yol açarken toplumun büyük çoğunluğunun yoksullaşmasına,
evsizleşmesine, kent çeperlerine sürgün edilmesine neden olduğu gözlemlenmektedir.
Yasa ile
planlama kararlarına yönelik "özel" standart belirleme yetkisi, sosyal
ve teknik altyapı standartlarının düşürülmesinin önünü açan, yenilenen alanların
yaşanabilir alanlar olmaktan uzaklaşmasına neden olabilecek bir düzenlemedir.
Ayrıca kentsel, arkeolojik ve tarihi sit alanlarında yapılacak tespitlerde
hangi bilimsel kriterler çerçevesinde değerlendirme yapılacağı ile ilgili
açıklayıcı ifadelerin yer almadığı bu tasarı; kültürel ve tarihi varlıkların
korunmasını amaçlayan bütün kanun, yönetmelik, ilke kararları ile
çelişmektedir. Tasarı, yeraltı ve yerüstü kültür varlıklarını göz ardı etmekte,
sahip olunan kültürel birikimin yok olmasına yardımcı olmaktadır. Yeterli
tanımlamalar yapılmadan; koruma kavramı ve korumacı yasalar devreden
çıkarılarak hazırlanan bu tasarı,
arkeolojik ve kültürel mirasın yitip gitmesine sebep olacaktır.
Yine
tasarıda öne çıkan deprem riski gerekçesiyle yapılacak yıkımlarla şehirlerin
tarih içinde oluşan mekansal dokularının ortadan kaldırılması söz konusudur.
TOKİ‘nin yıkılan binaların yerine inşa edeceği tek tip ve kimliksiz
apartmanları bu şehirlerin kimliklerini de tek tipleştirecektir.
"Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" ile birlikte,
devletin üzerinde şekillenmesi gereken "toplumsal adalet ve eşitlik
zemini" afete maruz kalmıştır. Anayasa`nın 56. maddesinde yer verilen
"Konut Hakkı"nı göz ardı eden yasa, yerinde dönüşüm, kiracıların
durumu, geçici barınma sorunu, kaynak temini, toplumsal adalet ve eşitliğe
uygun finansman modelleri ve tüm paydaşların dâhil olduğu uygulama
ortaklıklarının kurulmasına yönelik ülkemizin gerçek ihtiyacı olan yasal
boşluğu doldurmaktan, bu anlamda kentlerin afetlere dirençli hale getirilmesi
hedefinden oldukça uzaktır.
Tekrar
belirtiyoruz, bu bir yol ayrımıdır! Bizler evlerimizi, mahallelerimizi, ormanlarımızı,
suyumuzu kısaca yaşamımızı, rayiç bedeller üzerinden satışa sunmayacağımızı
deklere ediyor, bundan sonraki süreçte de; gerek
Anayasa, gerekse imzacısı olduğumuz Uluslararası Sözleşmeler ile garanti altına
alınmış olan haklarımızın takipçisi olacağımızı açıklıyoruz. Tüm bu risklerin,
mevcut imar ve yapılaşma düzeninin yaratıcısı olan siyasi idarenin işlediği suçun
vebalini çekmeyeceğiz.
Bizler,
"insanca, güvenilir, sağlıklı, kimlikli alanlarda barınma hakkımızı" sonuna
kadar savunmaya devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyor, bu mücadelede rant
hırsına karşı "yaşamdan, adaletten, dayanışmadan ve
eşitlikten" yana olan herkesi bir arada durmaya çağırıyoruz.
Saygılarımızla,
İMZACILAR
TMMOB Çevre
Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi, TMMOB Mimarları Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası
İstanbul Şubesi, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi, 3. Köprü Yerine
Yaşam Platformu, ADANA Barınma Hakkı Meclisi, Ankara Dikmen-Mamak-Altındağ
Barınma Hakkı Meclisleri, Arkeologlar
Derneği İstanbul Şubesi, Arnavutköy Derneği, Ataşehir Mahalle Derneği, Ayazma
Mağdurları, Bakırköy Çevre Dostları Derneği, Bebekliler Derneği,
Beylerbeyililer Derneği, Beyoğlu Bedrettin Mahallesi Derneği, Boğaziçi
Arnavutköylüler Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Devrimci
Sendikal Birlik, Doğal ve Kültürel Çevre İçin Yaşam Girişimi, Ekoloji
Kolektifi, Emirgan‘ı Sevenler Derneği, Engelli Hakları Atölyesi, Eşitlik İzleme
Grubu (EŞİTİZ), Fener-Balat-Ayvansaray Mülk Sahiplerinin ve Kiracıların
Haklarını Koruma ve Sosyal Dayanışma Derneği, Halkevleri Barınma Hakkı Meclisi,
İMECEToplumun Şehircilik Hareketi, İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği, İstanbul
S.O.S, İzmir Kuruçeşme Halk Girişimi, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Kandilli
Derneği, Kamusal Sanat Laboratuarı, Kartal Hürriyet Mahallesi Güzelleştirme ve
Koruma Derneği, Maltepe Başıbüyük Doğayı ve Çevreyi Koruma ve Güzelleştirme
Derneği, Kent Hareketleri, Konut Hakkı Koordinasyonu, Kuzguncuklular Derneği,
Küçükçekmece İç-Dış Kumsalı Koruma Ve Yaşatma Sivil Toplumu Destekleme Derneği, Küçükçekmece
Kanarya Derneği, Maltepe Gülsuyu-Gülensu Yaşam ve Dayanışma Merkezi, Mayısta
Yaşam Kooperatifi, Mersin Akdeniz Belediyesi, Mersin Çay Mahallesi Muhtarlığı,
Mersin Çilek Mahallesi Muhtarlığı, Mersin Özgürlük Mahallesi Muhtarlığı, ODTÜ
Mezunları Derneği, Örnektepe Dayanışma ve Kültür Evi, Okmeydanı Çevre Güzelleştirme
Derneği, Pendik Soğanbağları, Yeşilbağlar ve Yenimahalle Çevre Koruma
Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği, Politeknik, Sarıyer Derbent Mahallesi
Derneği, Sarıyer Büyükdere Çevre,
Kültür ve Güzelleştirme Derneği, Sarıyer Kazım Karabekir Mahallesi Yaşam
Savunucuları, Sarıyer Maden Mahallesi Çevre Kor. Güzelleştirme Kültür ve Sosyal
Yardımlaşma Derneği, Sarıyer Pınar Mahallesini Koruma, Yaşatma ve Sosyal
dayanışma Derneği, Sarıyer Reşitpaşa Koruma ve Dayanışma Derneği, Sarıyer
Rumeli Hisarı Güzelleştirme
Derneği, Sarıyer Yaşam Platformu, Sosyal Haklar Derneği, Sulukule Platformu,
Tarlabaşı Mülk Sahiplerinin ve Kiracıların Haklarını Koruma ve Sosyal
Yardımlaşma Derneği, Tozkoparan Derneği (Toz-Der), Tüm Restoratörler ve
Konservatörler Derneği, Türkiye Kas Hastalıkları Derneği, Türkiye Ormancılar
Derneği Marmara Şubesi,
Türkiye Sakatlar Derneği, Validebağ Gönüllüleri Derneği, Yalı Mahallesi Derneği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder