8 Ekim 2013 Salı

Mahalleler kampanyaya: Afet Yasası İptal Edilsin!




Birçok mahalle derneği ve barınma hakkı inisiyatifinin bir araya gelmesiyle oluşan Kent Hareketleri, “Afet Yasası İptal Edilsin” kampanyasını, barınma/konut ve kent hakkı ihlalleri ve taleplerinin dünya çapında yaygın biçimde dile getirildiği Dünya Habitat Haftası’nda,  İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde bugün (8 Ekim) düzenlediği bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. 

Saat 11.00’da, “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”, yaygın ismiyle Kentsel Dönüşüm Yasası” ile çok geniş yetkilerle donatılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde toplanan çeşitli mahallelerden temsilciler, “AKP elini mahallemden çek”, “Barınma hakkımız, söke söke alırız”, “Mahalleme, evime, ormanıma dokunma” sloganları eşliğinde yaptıkları basın açıklamasında, 16 Mayıs 2012 tarihinde yasalaşan 6306 sayılı Kanun, kentsel dönüşümün ‘afet ve deprem riski’ adı altında meşrulaştırılmasının ve yaşam alanlarımızın talanının aracı olmuştur. Bu nedenle Kent Hareketleri olarak 6306 sayılı Kanun’un iptaline ilişkin imza kampanyamızı Habitat Haftası’nda açıyoruz” dedi.

Kent Hareketleri adına basın açıklamasını okuyan Cihan Uzunçarşılı Baysal, Kentsel Dönüşüm Yasası’nın Anayasa, uluslararası sözleşmeler, sosyal devlet ilkeleri ve hakkaniyet ölçütleriyle çeliştiğini vurgulayarak, “İnsanca, güvenilir, sağlıklı, kimlikli mekânlarda barınma hakkımızın ihlalinin önünü açan ve yaşam alanları yok edilmek istenen mahalleler olarak bizlerin de ilk andan itibaren karşı çıktığımız Afet Yasası ile kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme uygulamalarında deneyimlenen hak ihlalleri ve mağduriyetlerin katlanacağından endişeliyiz” dedi. Baysal, Anayasa Mahkemesi’ni, geçtiğimiz Temmuz ayında yasa konusunda açılmış olan iptal davasını acilen sonuçlandırarak, Yasa’yı iptal etmeye davet ederken; Türkiye’nin her yerindeki kentsel dönüşüm ve barınma/kent hakkı mağdurlarını yasanın iptali için açılan imza kampanyasını yaygın olarak örgütlemeye çağırdı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığını, Kentsel Dönüşüm konusundaki tek yetkili kılan ve barınma/konut ve kent hakkı olmak üzere birçok temel hakkı ağır biçimde ihlal eden 6306 Sayılı Yasa, 16 Mayıs 2012 tarihinde yasalaşmış; çok sayıda meslek, çevre ve mahalle örgütü, Yasa karşısında imzaladıkları “Kentsel Dönüşüm Yasası, Yaşam Alanlarımızı Talana Açan En Büyük Afettir” başlıklı ortak deklarasyonu, 18 Mayıs 2012 tarihinde yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü önünde yaptıkları basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurmuşlardı. Yasa, 26 Temmuz 2012 tarihinde CHP tarafından iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüş; mahkeme konuyu 20 Eylül ve 8 Kasım 2012 tarihli oturumlarında konuyu görüşmüş ancak sonuçlandırmamıştı. 

Anayasa Mahkemesi’ni hukuksuzluğu bir an önce gidermeye çağıran Kent Hareketleri, iptal talebini internet üzerinden ve mahallelerde-meydanlarda kurulacak stantlarda imza toplayarak yaygınlaştıracak. 



Basın açıklamasının tam metni:



Basına ve Kamuoyuna,

Ekim ayının ilk Pazartesi ile başlayan haftası, dünyanın her yerinde Dünya Habitat Haftası olarak kutlanır. Bu hafta içinde konut hakkı ihlal ve mağduriyetleri teşhir edilir, konut hakkı talepleri de seslendirilir. Konut Hakkı, mülkiyetten bağımsız , eğitim, sağlık gibi temel bir sosyal haktır.
16 Mayıs 2012 tarihinde yasalaşan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, kentsel dönüşümün “afet ve deprem riski” adı altında meşrulaştırılmasının ve yaşam alanlarımızın talanının aracı olmuştur. 

Bu nedenle Kent Hareketleri olarak 6306 sayılı Kanun’un iptaline ilişkin imza kampanyamızı Habitat Haftası’nda açıyoruz.

Kent Hareketlerinden tüm Türkiye’ye çağrımızdır:

16 Mayıs 2012 tarihinde yasalaşan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, kentsel dönüşümün “afet ve deprem riski” adı altında meşrulaştırılmasının ve yaşam alanlarımızın talanının aracı olmuştur. 

Kentsel sürgün projelerinin yasal dayanağı olan ve Anayasamızın ilgili maddeleri ile bağlı bulunduğumuz uluslararası insan hakları sözleşme ve antlaşmalarını ihlal eden 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un Anayasa Mahkemesi tarafından ivedilikle gündeme alınması ve iptali için açtığımız imza kampanyasına tüm halkımızı davet ediyoruz. 

Kent Hareketleri

TC Anayasa Mahkemesi Sayın Başkanlığı

Ankara
 
Toplumsal mutabakat aranmadan yürürlüğe konulan yasalar eliyle gerçekleştirilen kentsel dönüşüm/ yenileme projeleri, toplumsal ihtiyaç ve talepler gözetilmeden dayatılan ve başta konut hakkı olmak üzere pek çok insan hakkı ihlâli ile mağduriyetini barındıran, salt ekonomik getiriye odaklandıklarından da kamu yararını yok sayan rant projeleridir. 

Alt gelir grupları ve emekçi mahallelerine ödenemeyecek koşullarda lüks projeler dayatarak mülksüzleştirme, yoksunlaştırma, yoksullaştırma projelerine dönüşen bu uygulamalar, zorla tahliyelere yol açmakta, mahalle ağlarını ve komşuluk ilişkilerini darmadağın ederek sosyal mağduriyet ve psikolojik travmalara sebep olmakta, mahalleyi ve kültürünü yok etmekte ve kentleri sosyo-mekânsal olarak ayrıştırıp tehlikeli kentler inşa etmektedirler.

İnsanca, güvenilir, sağlıklı, kimlikli mekanlarda barınma hakkımızın ihlalinin önünü açan, dahası, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere de aykırı olan ve yaşam alanları yok edilmek istenen mahalleler olarak bizlerin de ilk andan itibaren karşı çıktığımız16 Mayıs 2012 tarihli  6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme uygulamalarında deneyimlenen bu hak ihlalleri ve mağduriyetlerin katlanacağından endişeliyiz. 

Sağlıklı bir çevrede yaşama ve Konut Hakkı, Anayasamızın 56. ve 57. Maddeleri ve ayrıca 90. Maddesi doğrultusunda bağlı bulunduğumuz uluslararası insan hakları mekanizmalarının ilgili maddeleri tarafından güvence altına alınmış temel bir haktır. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin 2003 senesinde onayladığı BM-Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi (1966) 11. Maddesi Barınma Hakkını mülkiyetten bağımsız temel bir insan hakkı olarak yorumlar. Bu Maddeye atfen ilgili Komite tarafından yazılan 4 Numaralı Genel Yorum (1991) insan onuruna yaraşan Yaşamaya Elverişli Konut Hakkı’nı detaylandırır. 7 Numaralı Genel Yorum (1997) ise Zorla Tahliyeler üzerinedir ve kişi, aile ve/ya toplulukların rızaları dışında evlerinden ve mahallelerinden zorla çıkartılmalarını ‘’ilk görüşte insan hakkı ihlali’’ kabul eder. 

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Konut Hakkı Raportörlüğü’nün zorla tahliye ve yeniden iskânla ilgili çeşitli raporlarında da vurgulandığı üzere, hükümetler, kentsel proje ve uygulamalarını, Komite’nin 4 ve 7 No’lu Genel Yorumlarını gözeterek ve yerleşik toplulukları zorla tahliye etmeden gerçekleştirmekle yükümlüdürler. 

Nitekim BM İnsan Hakları Komitesi’nin Bulgaristan hakkındaki 2073/2011 sayılı, 30 Ekim 2012 tarihli kararı önemli bir örnek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 24 Nisan 2012 tarihli Yordanova ve Diğerleri Bulgaristan’a Karşı kararı da tarihi nitelikte bir emsal karardır.
Ayrıca, bağlı bulunduğumuz tüm uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve antlaşmaları çerçevesinde, yasalar insan haklarını geliştirici yönde olmalı, hakları geriye götürmemelidirler; oysa ihlallerle malul 6306 sayılı Yasa, Barınma / Konut Hakkı’ndan geriye gidiştir.

Mevcut hukuksuzluğun giderilmesi amacıyla Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 27 Temmuz 2012 tarihinde ( Esas Sayısı: 2012/87) Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak, 6306 sayılı Yasa’nın iptali istemiyle dava açmış; Mahkeme,  20 Eylül ve 8 Kasım 2012 tarihli oturumlarında konuyu görüşmüş ancak sonuçlandırmamıştır.  

Sonuç Olarak:
Aşağıda imzaları olan bizler:

Her bir maddesi, Anayasamızın ilgili maddelerini, bağlı bulunduğumuz Uluslararası Barınma/ Konut Hakkı mekanizmalarını ve ayrıca sosyal devlet ilkeleri ve hakkaniyet ölçütlerini açıkça ihlal eden 6306 sayılı yasanın iptaline yönelik CHP başvurusunu bir an önce sonuçlandırmanızı ve ihlaller yasasını iptal etmenizi  saygıyla talep ediyor,  

Yasa’nın iptali ile telafisi mümkün olmayacak hukuksuzluğu, en başta, konut ve mülkiyet hakkı ihlal ve mağduriyetleri olmak üzere uluslararası insan hakları mekanizmalarının ihlallerini ve ayrıca sebep olunacak toplumsal maliyetleri ve rahatsızlıkları önleyeceğinize inanıyoruz.

18 Mayıs 2012 tarihli Mahalleler Ortak Deklarasyonu:


"Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun"a
Yönelik

"ORTAK DEKLARASYON" KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI, YAŞAM ALANLARIMIZI TALANA
AÇAN EN BÜYÜK AFETTİR!

16 Mayıs 2012 tarihi itibariyle "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", TBMM Genel Kurulu`nda kabul edilerek yasalaşmıştır. Yasa, kamuoyuna yansıtıldığı gibi ülkemizin gerçek ihtiyacı olan kentlerin afetlere karşı duyarlı sakınım içerikli planlanmasını, denetimsiz ve mühendislik hizmeti almamış yapılaşmanın engellenmesini sağlayacak bir düzenleme olmaktan uzaktır.

Yaklaşık 10 yıldır Türkiye`de, özellikle büyük kentlerin gündeminde olan "kentsel dönüşüm"; "afet ve deprem riski" adı altında meşrulaştırılarak, son derece anti-demokratik, merkeziyetçi, bilimsel temelden yoksun, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bir yasa ile uygulamaya konulmuştur. Nitekim bu kadar hayati bir konuda, toplumun ilgili kesimlerinin görüşü ve onayı dahi alınmadan Meclis`ten geçirilen bu yasa ile ilgili toplumsal meşruiyet, görsel medya ve radyolarda, "depreme karşı seferberlik" şeklinde yayınlanan tanıtım ve reklam kampanyalarıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu süreçte, toplumsal adalet ve kamu vicdanı göz ardı edilirken, insanlar özellikle deprem gerçeği ile korkutulmaktadır.

Karşımızdaki yasa artık bir yol ayrımıdır. Ülkemizde kentleşme konusunda izlenen "ikiyüzlü" politikalar, bir yandan riskli yapı ilan edilen yapıların yıkıldığı, diğer yandan yeni riskli yapıların üretiminin sürdüğü, afet riski gerekçe gösterilerek tüm kentlerimizin bir getirim aktarım alanı haline dönüştürüldüğü bir gerçekliğe doğru yol almaktadır. Biz aşağıda imzası bulunan kurum, Kuruluş, Dernek ve Platformlar, birlikte oluşturduğumuz ve ortak kullanıcısı olduğumuz şehirlerimizde bizlere "insanca yaşama hakkı" tanımayacak boyutlarda, özellikle inşaat sektörünün gelişmesini amaç edinerek hazırlanan bu yasa ve uygulamalarına karşı çıkıyor ve meşruiyetini sorguluyoruz. Görünen odur ki, bugüne kadar afet ve kentsel dönüşüm konusunda yapılmış olan bütün bilimsel çalışmalar, depremle ilgili alınması gereken gerçek tedbirler ve ilgili alanlarda yaşayan nüfusların talepleri rant hırsı ve açgözlülükle göz ardı edilmiştir. Yasa ile birlikte, kamunun elinde kalan son araziler, orman, tarım, mera, kıyı ve koruma alanlarının dahi elden çıkarılması söz konusudur. Çıkarılan yasada şehirlerimizin son derece önemli bir sorunu olan "afet"e yönelik neredeyse hiçbir şey yer almaz iken; keyfi uygulamaların önünü açan, insanların hak arama yönündeki hukuki kanallarını tamamen ortadan kaldıran birtakım hükümler de yer
almıştır.

Bugüne kadar "kentsel dönüşüm" adı altında yapılan tüm uygulamalar; Dikmen`de, Sulukule`de, Ayazma`da, Tarlabaşı`nda… ve daha birçok yerde, bölge halkının yıllardır yaşadıkları yerlerden zorla tahliye edilmelerine, işlerini kaybetmelerine, borçlandırılmalarına, sosyal, ekonomik ve kültürel hak ihlallerine maruz kalmalarına ve insan hakları mağduriyetlerine yol açarak, yıllarca kurdukları ilişkilerinin yok olmasına yol açmıştır. Boşaltılan tüm bu yerlerin rantı, lüks konut ve alışveriş merkezleri yapılarak; inşaat şirketleri, yerel ve merkezi idareler tarafından paylaşılmıştır. Diğer taraftan, bugün afet riski adına seferberlik ilan edilen yasayı çıkarmadan önce deprem adı altında yıllarca toplanan vergilerin duble yollara harcandığı görülmüştür. İşin özüne gelinirse bugüne kadar görülen "kentsel dönüşüm" projelerinin toplumun çok küçük bir kısmının aşırı derecede zenginleşmesine yol açarken toplumun büyük çoğunluğunun yoksullaşmasına, evsizleşmesine, kent çeperlerine sürgün edilmesine neden olduğu gözlemlenmektedir.

Yasa ile planlama kararlarına yönelik "özel" standart belirleme yetkisi, sosyal ve teknik altyapı standartlarının düşürülmesinin önünü açan, yenilenen alanların yaşanabilir alanlar olmaktan uzaklaşmasına neden olabilecek bir düzenlemedir. Ayrıca kentsel, arkeolojik ve tarihi sit alanlarında yapılacak tespitlerde hangi bilimsel kriterler çerçevesinde değerlendirme yapılacağı ile ilgili açıklayıcı ifadelerin yer almadığı bu tasarı; kültürel ve tarihi varlıkların korunmasını amaçlayan bütün kanun, yönetmelik, ilke kararları ile çelişmektedir. Tasarı, yeraltı ve yerüstü kültür varlıklarını göz ardı etmekte, sahip olunan kültürel birikimin yok olmasına yardımcı olmaktadır. Yeterli tanımlamalar yapılmadan; koruma kavramı ve korumacı yasalar devreden çıkarılarak hazırlanan bu tasarı, arkeolojik ve kültürel mirasın yitip gitmesine sebep olacaktır.

Yine tasarıda öne çıkan deprem riski gerekçesiyle yapılacak yıkımlarla şehirlerin tarih içinde oluşan mekansal dokularının ortadan kaldırılması söz konusudur. TOKİ‘nin yıkılan binaların yerine inşa edeceği tek tip ve kimliksiz apartmanları bu şehirlerin kimliklerini de tek tipleştirecektir.

"Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" ile birlikte, devletin üzerinde şekillenmesi gereken "toplumsal adalet ve eşitlik zemini" afete maruz kalmıştır. Anayasa`nın 56. maddesinde yer verilen "Konut Hakkı"nı göz ardı eden yasa, yerinde dönüşüm, kiracıların durumu, geçici barınma sorunu, kaynak temini, toplumsal adalet ve eşitliğe uygun finansman modelleri ve tüm paydaşların dâhil olduğu uygulama ortaklıklarının kurulmasına yönelik ülkemizin gerçek ihtiyacı olan yasal boşluğu doldurmaktan, bu anlamda kentlerin afetlere dirençli hale getirilmesi hedefinden oldukça uzaktır.

Tekrar belirtiyoruz, bu bir yol ayrımıdır! Bizler evlerimizi, mahallelerimizi, ormanlarımızı, suyumuzu kısaca yaşamımızı, rayiç bedeller üzerinden satışa sunmayacağımızı deklere ediyor, bundan sonraki süreçte de; gerek Anayasa, gerekse imzacısı olduğumuz Uluslararası Sözleşmeler ile garanti altına alınmış olan haklarımızın takipçisi olacağımızı açıklıyoruz. Tüm bu risklerin, mevcut imar ve yapılaşma düzeninin yaratıcısı olan siyasi idarenin işlediği suçun vebalini çekmeyeceğiz.

Bizler, "insanca, güvenilir, sağlıklı, kimlikli alanlarda barınma hakkımızı" sonuna kadar savunmaya devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyor, bu mücadelede rant hırsına karşı "yaşamdan, adaletten, dayanışmadan ve eşitlikten" yana olan herkesi bir arada durmaya çağırıyoruz.

Saygılarımızla,

İMZACILAR

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Mimarları Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi, 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu, ADANA Barınma Hakkı Meclisi, Ankara Dikmen-Mamak-Altındağ Barınma Hakkı Meclisleri, Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, Arnavutköy Derneği, Ataşehir Mahalle Derneği, Ayazma Mağdurları, Bakırköy Çevre Dostları Derneği, Bebekliler Derneği, Beylerbeyililer Derneği, Beyoğlu Bedrettin Mahallesi Derneği, Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Devrimci Sendikal Birlik, Doğal ve Kültürel Çevre İçin Yaşam Girişimi, Ekoloji Kolektifi, Emirgan‘ı Sevenler Derneği, Engelli Hakları Atölyesi, Eşitlik İzleme Grubu (EŞİTİZ), Fener-Balat-Ayvansaray Mülk Sahiplerinin ve Kiracıların Haklarını Koruma ve Sosyal Dayanışma Derneği, Halkevleri Barınma Hakkı Meclisi, İMECEToplumun Şehircilik Hareketi, İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği, İstanbul S.O.S, İzmir Kuruçeşme Halk Girişimi, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Kandilli Derneği, Kamusal Sanat Laboratuarı, Kartal Hürriyet Mahallesi Güzelleştirme ve Koruma Derneği, Maltepe Başıbüyük Doğayı ve Çevreyi Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Kent Hareketleri, Konut Hakkı Koordinasyonu, Kuzguncuklular Derneği, Küçükçekmece İç-Dış Kumsalı Koruma Ve Yaşatma Sivil Toplumu Destekleme Derneği, Küçükçekmece Kanarya Derneği, Maltepe Gülsuyu-Gülensu Yaşam ve Dayanışma Merkezi, Mayısta Yaşam Kooperatifi, Mersin Akdeniz Belediyesi, Mersin Çay Mahallesi Muhtarlığı, Mersin Çilek Mahallesi Muhtarlığı, Mersin Özgürlük Mahallesi Muhtarlığı, ODTÜ Mezunları Derneği, Örnektepe Dayanışma ve Kültür Evi, Okmeydanı Çevre Güzelleştirme Derneği, Pendik Soğanbağları, Yeşilbağlar ve Yenimahalle Çevre Koruma Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği, Politeknik, Sarıyer Derbent Mahallesi Derneği, Sarıyer Büyükdere Çevre, Kültür ve Güzelleştirme Derneği, Sarıyer Kazım Karabekir Mahallesi Yaşam Savunucuları, Sarıyer Maden Mahallesi Çevre Kor. Güzelleştirme Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, Sarıyer Pınar Mahallesini Koruma, Yaşatma ve Sosyal dayanışma Derneği, Sarıyer Reşitpaşa Koruma ve Dayanışma Derneği, Sarıyer Rumeli Hisarı Güzelleştirme Derneği, Sarıyer Yaşam Platformu, Sosyal Haklar Derneği, Sulukule Platformu, Tarlabaşı Mülk Sahiplerinin ve Kiracıların Haklarını Koruma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, Tozkoparan Derneği (Toz-Der), Tüm Restoratörler ve Konservatörler Derneği, Türkiye Kas Hastalıkları Derneği, Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi, Türkiye Sakatlar Derneği, Validebağ Gönüllüleri Derneği, Yalı Mahallesi Derneği



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder